Skip to main content

Bazı besinlerin tüketimine öncelik vermek ve bunları düzenli olarak tüketmek sağlığımız için olumlu etkilere sahip. Omega 3 içerikli besinler de bunların başında geliyor. Girit ve Kohama insanlarının oldukça sağlıklı olduğunu duymuşsunuzdur. Bunun en temel nedenlerinden biri de bu toplumların Omega 3 ağırlıklı beslenme tarzını benimsemiş olmalarıdır. Bol miktarda deniz ürünleri, keten tohumu, ceviz ve semizotu tüketen bu toplumlarda kalp sorunları da çok düşük oranda yaşanıyor. Hayvansal gıdalardan olabildiğince uzak durmak ve doymuş yağ tüketiminden kaçınmak Girit ve Kohamalıların sağlıklı olmasında oldukça etkili. Bu beslenme tarzını psikonöroimmünoloji yaklaşımlarıyla destekleyerek siz de psikolojik ve fizyolojik açıdan daha sağlıklı bir yaşam sürebilirsiniz.

Omega 3 Yağları Vücut İçin Pek Çok Faydaya Sahip

Uygun miktarlarda Omega 3 yağları tüketmek sağlığımız için çok sayıda olumlu etki yaratıyor. Peki, Omega 3 neye iyi geliyor; sıralamak gerekirse:

  • Ülser ve gastrit gibi hastalıklarda iyi bir tedavi sunuyor.
  • Kalp sağlığı için oldukça faydalı.
  • Eklem, kas ve kemik ağrılarının azaltılmasında etkili.
  • Ruh hali değişikliklerini dengeliyor.
  • Depresyonu önlüyor.
  • Kan şekerinin dengelenmesini sağlıyor.
  • Cildi güzelleştiriyor.
  • Bağışıklık sistemini güçlendiriyor.

Omega 3, Hangi Besinlerde Bulunuyor?

Vücudumuz Omega 3 yağlarını üretemediği için mutlaka besinlerle ya da klinik psikonöroimmünolog tarafından önerdiği ürünlerle takviye almanız gerekiyor. Üç tip Omega 3 yağı var. Sağlığımız için en çok tavsiye edilen EPA ve DHA isimli Omega 3 yağları balıklarda bulunuyor. EPA kalp, DHA ise beyin sağlığı için oldukça önemli bir besin maddesi alternatifi. EPA aynı zamanda vücuttaki enflamasyonun azaltılmasında ve mental hastalıkların tedavisinde de etkili. Bu nedenle depresyon tedavisinde de destekleyici olarak kullanılır. DHA’nın hamilelik ve emzirme dönemlerinde yeteri kadar alınması gerekir. DHA, bebeğin sinir sisteminin gelişim evresinde etkili rol oynar. Pek çok diyette haftada 2-3 defa balık tüketilmesi önerilir. Bunun nedeni vücudu EPA ve DHA açısından zengin hale getirmektir. Diğer tür ise ALA’dır ve kabuklu yemişlerde bulunur. Özellikle ceviz, keten tohumu ve bitkisel yağların içeriğinde yer alan ALA, vücutta genellikle enerji için kullanılır. ALA, yalnızca %8’i EPA ve DHA’ya dönüştürülebilen bir besin maddesi. Somon, sardalya, Edamame (soya fasulyesi), Chia tohumu, hamsi, uskumru, kendir tohumu, semizotu ve avokado gibi besinleri düzenli olarak tüketerek vücudunuzun ihtiyacı olan Omega 3’ü kolaylıkla sağlayabilirsiniz. Doğal yollarla alınan Omega 3’ün sağlık için daha faydalı olduğu pek çok araştırmada ortaya konulmuştur.

Omega-3 yağ asitleri, çeşitli gıdalarda bulunur ve bu besinlerin düzenli olarak tüketilmesi önerilir. İşte bazı Omega-3 kaynakları:

  • Balık ve Deniz Ürünleri: Somon, sardalya, uskumru, ringa balığı ve ton balığı gibi yağlı balıklar, yüksek miktarda EPA ve DHA içerir.
  • Bitkisel Kaynaklar: Keten tohumu, chia tohumu, ceviz ve kenevir tohumu gibi bitkisel kaynaklar, ALA (alfa-linolenik asit) içerir. ALA, vücut tarafından EPA ve DHA’ya dönüştürülür, ancak bu dönüşüm verimliliği düşüktür.
  • Takviyeler: Omega-3 takviyeleri, özellikle balık yağı ve krill yağı kapsülleri, günlük Omega-3 ihtiyacını karşılamak için etkili bir yoldur. Ancak takviye kullanmadan önce bir sağlık profesyoneline danışılması önemlidir.

Günlük Olarak Ne Kadar Omega 3 tüketilmelidir?

Sağlıklı bir yetişkinin günlük olarak min. 500 mg kadar  EPA + DHA tüketmesi tavsiye ediliyor. Ancak yaşınıza, sağlık durumunuza ve yaşam tarzınıza göre ihtiyaç duyduğunuz miktar kişiden kişiye göre farklılık gösterecektir. Bu nedenle tedavi planınız doğrultusunda en doğru miktarı hekiminiz veya eczacınız belirleyecektir.

Günlük Omega-3 ihtiyacı sağlıklı bir yetişkinin günlük olarak minimum 500 mg kadar EPA ve DHA tüketmesi önerilmektedir. Ancak bu miktar, bireyin yaşına, sağlık durumuna ve yaşam tarzına göre değişebilir.

Örneğin:

  • Hamile ve Emziren Kadınlar: Hamilelik ve emzirme döneminde, bebeğin beyin ve göz gelişimi için DHA ihtiyacı artar. Bu nedenle bu dönemlerde kadınların daha yüksek miktarda Omega-3 tüketmeleri gerekebilir.
  • Kalp Hastalığı Riski Taşıyanlar: Kalp hastalığı riski taşıyan bireylerin, doktorlarının önerisi doğrultusunda daha yüksek miktarda Omega-3 tüketmeleri faydalı olabilir.
  • Yaşlılar: İleri yaşlardaki bireylerde beyin sağlığı ve bilişsel fonksiyonların korunması için Omega-3 alımı önemlidir.

Doğru Omega-3 Miktarını Belirlemek

Günlük Omega-3 ihtiyacınızı belirlemek için kişisel sağlık durumunuzu ve ihtiyaçlarınızı göz önünde bulundurmanız gerekmektedir. Bu nedenle, tedavi planınız doğrultusunda en doğru miktarı belirlemek için bir uzmana danışmanız önemlidir. Bir sağlık profesyoneli, yaşınıza, mevcut sağlık durumunuza ve yaşam tarzınıza göre size özel bir Omega-3 alım planı oluşturabilir.

Omega-3 Alımı ile İlgili Öneriler

  • Düzenli Balık Tüketimi: Haftada en az iki kez yağlı balık tüketmeye çalışın. Bu, doğal yollardan EPA ve DHA alımını artırmanın etkili bir yoludur.
  • Bitkisel Kaynakları Dahil Etmek: Diyetinize keten tohumu, chia tohumu ve ceviz gibi bitkisel Omega-3 kaynaklarını ekleyin.
  • Takviye Kullanımı: Eğer yeterli Omega-3 alımı sağlayamıyorsanız, bir sağlık profesyoneli ile görüşerek Omega-3 takviyesi kullanmayı düşünebilirsiniz.

Omega-3 yağ asitlerinin sağlık üzerindeki olumlu etkileri göz önüne alındığında, günlük olarak yeterli miktarda tüketilmesi büyük önem taşır. Bu nedenle, doğru miktarı belirlemek ve sağlıklı bir yaşam sürdürmek için Omega-3 alımınıza dikkat edin.

Beslenme Düzeninin Fizyoterapiye Katkısı Büyük

Sağlıklı ve düzenli beslenme tarzı edinmek fizyoterapi uygulamalarından verimli sonuçlar alınmasında oldukça etkili. Pek çok hastalık kötü beslenme ve stres gibi faktörlerin bir sonucu olarak ortaya çıkıyor. Hastalıkların psikolojik ve nörolojik faktörlerin bir arada incelenerek tanımlanmasında etkili olan psikonöroimmünoloji de sağlıklı beslenmenin önemini vurguluyor. Sağlıklı beslenme tarzına uymak, her tedavi yönteminin önemli bir parçası. Psikonöroimmünoloji, beslenme düzeninde uyku öncesi gibi vakitlerde aç kalınmasını tavsiye ediyor. Böylece vücuttaki toksinlerin atılması sağlanıyor.  Beslenmenin psikonöroimmünoloji yaklaşımları ile desteklenmesi, kişiye özel tedavi planları sunarak bağışıklık sisteminizin güçlenmesini sağlıyor. Bu tedavi tekniğinin egzersizlerle de desteklenmesi büyük önem taşıyor. Bu konuda klinik psikonöroimmünoloji ( PNİ ) alanında çalışan terapistlerinize başvurabilir, iyileşmede ki gerçek sağlığı hedefleyebilirsiniz.

Unutmayın ki başarı sizin eliniz de !

Daha fazlası için ana sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.

Leave a Reply