Son zamanların Dünya’da adından çokça söz ettirmeye başlayan sihirli ve muazzam bir alan. Psikonöroimmünoloji nedir ? sorusunun cevabı çok kısa ve net; insanlığımızdır ve evrimsel geçmişimizdir diyebiliriz. İnsan yaşamını evrimsel ve antropolojik olarak araştıran, bu bulguları bilimsel ve akademik zeminde değerlendiren bir tıp alanıdır. Psikoloji bilimi, sinir bilimi ve immün sistem denilen bağışıklık sisteminin bilimi bir arada bütün olarak ele alınır ve bütünsel olarak çözümlenilmeye çalışılır.
Psikonöroimmünoloji Nedir ?
Psikoanodinomünoloji (PENI) veya psikonöroendokrinoimmünoloji (PNEI) olarak da adlandırılan psikonöroimmünoloji (PNI), psikolojik süreçler ile insan vücudunun sinir ve bağışıklık sistemi arasındaki etkileşiminin çalışmasıdır. Psikonöroimmünoloji (PNI); psikoloji, sinir bilimi, immünoloji, fizyoloji, genetik bilimler, farmakoloji, moleküler biyoloji, psikiyatri, davranışsal tıp ve endokrinoloji içeren disiplinlerarası bir yaklaşımı belirler. PNİ’nın temel çıkarları sinir sistemi ile bağışıklık sistemi arasındaki etkileşimler ve zihinsel süreçler ile sağlık arasındaki ilişkilerdir.
PNİ, sağlık ve hastalıkta nöroimmün sistemin fizyolojik işleyişi; Nöroimmün sistem bozuklukları (otoimmün hastalıklar, aşırı duyarlılık, bağışıklık yetersizliği); Ve in-vitro, in situ ve in vivo olarak nöroimmün sistemin bileşenlerinin fiziksel, kimyasal ve fizyolojik özelliklerini içerir.
Psikonöroimmünoloji’nin Tarihçesi
Rochester Üniversitesi’ndeki Robert Ader ve Nicholas Cohen, 1975 yılında, bağışıklık fonksiyonlarının klasik şartlandırılmasını sergiledikleri PNI’yi geliştirdiler ve daha sonrasında psikonöroimmünoloji terimini ürettiler. Robert Ader, Pavlov’un deneyinden esinlenerek laboratuar farelerininde koşullandırılmış uyaranla konrol altına alınabileceğini düşündü.
Fareleri kontrol altına almak için sakarin (yapay tatlandırıcı) ile bağlanmış suyun (koşullandırılmış uyaran) ve koşulsuz olarak ise bulantı ve hoş bir tadı olmayan aynı zamanda da bağışıklık fonksiyonunun bastırılmasına neden olan ilaçların bir kombinasyonunu kullandı. Ader (bir psikolog) ve Cohen (bir immünolog), şartlı ve koşulsuz hayvanları kasıtlı olarak kontrol grupları dahilinde kıvamlandırılmış tat uyarısına maruz bırakarak üretilen antikor miktarını ölçecek bu hipotezi doğrudan test etti.
Oldukça çoğaltılabilir sonuçlar, koşullandırılmış uyarıya maruz bırakılan koşullu sıçanların gerçekten bağışıklıkla bastırıldığını ortaya koydu. Başka bir deyişle, sinir sisteminin tat yoluyla aldığı bir sinyal bağışıklık fonksiyonunu etkiliyordu. Bu, sinir sisteminin bağışıklık sistemini etkileyebileceğini gösteren ilk bilimsel deneylerden biriydi.
Ardından 1981’de Indiana Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde çalışan David L.Felten bağışıklık sisteminin kan damarlarına da açılan sinir ağlarını keşfetti. Araştırmalar lenfosit hücreleri, makrofaj hücreleri ve mast dolaşım sistemi üzerinden bağışıklık sistemi üzerinde ki etkisini gördü. Bu hücreler sinir sistemi üzerinde ki etkinin indirekt olarak bağışıklık sisteminin kontrolüne yardımcı oldu. Bu keşif, nöro-bağışıklık etkileşiminin nasıl başladığının ilk belirtilerinden birini sağladı.
Ader, Cohen ve Felten, 1981’de beyin ve bağışıklık sisteminin tek bir entegre savunma sistemi oluşturduğunu öne süren ve dünya tıp tarihinde çığır açacak olan psikonöroimmunoloji kitabını düzenlemeye yönelik çalışmalarını sürdürdü.
1985 yılında, Georgetown Üniversitesi Ulusal Sağlık Enstitülerinden nörofarmakolog Candace Pert’in araştırması, hem beyin yani merkezi sinir sisteminin hem de bağışıklık sisteminin hücre duvarlarında, nöropeptit-spesifik reseptörlerin mevcut olduğunu buldular ve ortaya koydular. Nöropeptidlerin ve nörotransmitterlerin bağışıklık sistemine doğrudan etki ettikleri bilinmektedir.
Ayrıca duygularla olan yakın ilişkilerini ve limbik sistemle olan bağlantılarını gösterir birçok araştırma yapılmış ve bulunmuştur. Duyguların ve immünolojinin (bağışıklık sisteminin) mekanizmasını açıklamaya yöneliktir. Yani; bağışıklık sistemi ve endokrin sisteminin sadece beyin tarafından değil merkezi sinir sistemi tarafından da aktive edildiğini, duygusal değişikliklerin de olumlu ya da olumsuz hastalık üzerinde etkisi olduğunu göstermiştir.
Psikonöroimmünoloji Nasıl Uygulanır
Stresin, anksiyete, korku, gerginlik, öfke ve üzüntü ve kalp hızı, kan basıncı ve terleme gibi fizyolojik değişiklikler, duygusal ve / veya davranışsal belirtiler yoluyla bağışıklık fonksiyonunu etkilediğine dair birçok araştırma yapılmış ve ispatlanmıştır. Araştırmacılar, bu değişikliklerin sınırlı bir sürede yapılması durumunda yararlı olduğunu ileri sürürler ancak stres kronik olduğu zaman sistem dengeyi veya homeostaz’ı koruyamaz ve bozulur.
Özetle; psikolojik ya da duygusal kronikleşmiş tüm bozuk durumlar sinir sistemi üzerinden bağışıklık sistemini baskılar ve hastalıklara zemin hazırlar. Psikonöroimmünoloji (PNi) akut yada kronik rahatsızlıklarla mücadele eden herkesin zeminde muhakkak destek alması gereken bir daldır.
Şimdi tüm uygulama sistemi ve bakış açısıda burada başlıyor. Son dönemlerde adını sıkça duyduğumuz fonksiyonel tıp, bütüncül tıp gibi tabirlerin aslında babası psikonöroimmünolojidir. Psikonöroimmünoloji eğitimini tamamlamış ve uygulayabilir yetkisi olan fizyoterapist’e klinik psikonöroimmünoloji terapisti denilir. Bu terapistler fizyoterapiye özgü hastalıkları bütüncül ve multidisipliner çalışmaya bağlı kalarak, insan bedenini çevresel, fizyolojik ve anatomik tüm etkilerle birlikte değerlendirerek bir terapi programı oluştururlar. Bu terapi programının kökeninde beslenme ve egzersiz faktörleri vardır. Burada beslenmeden kasıt diğer mesleki beslenme alanlarını ihlal etmek değildir çünkü psikonöroimmünolojide gerçek iyileşme vardır burada uygulanan beslenme protokolü bağışıklık sistemini destekleyecek ve güçlendirecek yönde bir beslenme sistemidir.
Psikonöroimmünoloji Eğitimi
Psikonöroimmünoloji eğitimini Türkiye’de sadece 1 okul vermektedir. Lisans eğitimi sonrası 2 yıl süren bir eğitimdir. Bu eğitimi sadece fizyoterapister, doktorlar, psikologlar ve diyetisyenler kabul edilmektedir. Başarı ile tamamlayan sağlık profesyonellerine klinik psikonöroimmünolog veya klinik psikonöroimmünoloji terapisti ünvanı verilir. Uza. Fzt. Ahmet Burak Sezgin klinik psikonöroimmünolojiyi fizyoterapi metotlarıyla birleştirerek Türkiye’de klinik olarak uygulayan başarılı terapistlerden birisidir. Bu klinik çalışmaları kanıta dayalı olarak akademi ile birleştiren ve literatüre katkı sağlayan yönüde bu başarı oranını arttırmaktadır. Türkiye’de tamamlanan eğitim ile İspanya Salamanca Ünivertsitesi psikonöröimmünoloji alanında master kabulü ve eğitimi sunmaktadır. Yakın zamanda bu eğitimlerin Salamanca Üniversite’si tarafından Türkiye’de verileceği bilinmektedir. Sizde fizyoterapiye özgü bir rahatsızlığa sahipsiniz bu konuda bütüncül olarak çalışan klinik psikonöroimmünoloji terapisti ünvanına sahip Uzman Fizyoterapist Ahmet Burak Sezgin ve profesyonel ekibine danışabilir, destek ve yardım alabilirsiniz.
Psikonöroimmünoloji Hangi Hastalıklarda Uygulanır
Psikonöroimmünoloji hastalık ya da rahatsızlık olarak adlandırabileceğiniz tüm problemlerde başarıyla uygulanabilir bir terapi metodudur.
- Bel fıtığı rahatsızlığı,
- Boyun fıtığı rahatsızlığı,
- Siyatik sinir problemi,
- Romatizmal hastalıklar,
- MS,
- Skolyoz,
- Omurga problemleri,
- Sindirim sistemi problemleri,
- Bağırsak problemleri,
- Diyabet,
- Beslenme bozuklukları,
- Ruhsal ve sinirsel problemler,
- İnsülin direnci,
- Kilo problemleri,
- Fibromiyalji,
- Migren,
- Kronik kas spazmları,
- Miyofasiyal ağrı sendromu,
Gibi bir çok hastalıkta kullanılabilir. PNİ Terapi ABS Fizyoterapi merkezinde fizyoterapi ve rehabilitasyona özgü problemlerde kullanılmaktadır. Hekim teşhis ve tanısı şartı vardır. Multidisipliner çalışma prensibiyle kullanılır. Fizyoterapi uygulamalarında iyileşmenin kalıcı olarak sağlanabilmesi için mutlak uygulanması gereken bir protokoldür.
Psikonöroimmünoloji Zararları
Psikonöroimmünoloji zararları olan bir terapi metodu değildir. Uygulanış olarak kişiye özel olması zarar verme olasılığını en aza indirir. Önemli ve mutlak olan danışan/hasta’nın klinik bulgularını çok iyi bilebilmek ve hekim teşhis tanısı doğrultusunda ilerlemektedir. Psikonöroimmünoloji mutlaka ilgili sağlık profesyoneli tarafından uygulanmalıdır. İlgili sağlık uzmanı tarafından uygulanmayan bütün terapi metotlarının sonuçları geri dönülemez problemler doğurabilir.
Mutlaka önce hekiminize daha sonra bu alanda çalışan klinik psikonöroimmünolog yada klinik pni terapisti’nize danışın.
Yazımı Hipokrat’ın “Besininiz ilacınız, ilacınız besininiz olsun” sözüyle bitiriyor şifalar diliyorum.
Sağlıklı ve mutlu yarınlara.
İletişim numaralarımız
Telefon: 0212 543 0 ABS (227)
Cep & WhatsApp: 0532 345 89 16