Yanlış Beslenme ve Obezite günümüz yaşantısının en büyük handikaplarını oluşturmakla kalmıyor, maalesef yanlış beslenme alışkanlıkları hastalıklarında alt yapısını oluşturuyor. Hareketsizleşen toplum her geçen gün başta obezite olmak üzere çok çeşitli sorunlara hızla ilerliyor. Ulaşım araçlarının yaygınlaşması ile her geçen gün mesafeleri çok daha kısaltan yolların artması, alışveriş merkezlerinde bulunan yürüyen merdivenlerin ve asansörlerin yaşamımızdaki fonksiyonları giderek arttıkça obezite ve buna bağlı gelişen hastalıklara adeta davetiye çıkarıyoruz. Yani modern çağ ile birlikte sedanter dediğimiz hareketsiz yaşam ve beslenme bozuklukarı günümüz hastalıklarının aslında en büyük sebeplerinden biri olarak karşımıza çıkmakta.
Tüm bunlar yetmezmiş gibi gıdaların içeriğinin bozulması ve doğallıktan uzaklaşılması bu sorunu giderek daha içinden çıkılmaz hale getiriyor.
Başta;
- Yanlış beslenme ve obezite sonucu; Kanser,
- Yanlış beslenme ve obezite sonucu; Diyabet,
- Yanlış beslenme ve obezite sonucu; Prematüre doğum,
- Sorunlu gebelik veya hücresel bozukluklar,
- Enerji bozuklukları,
gibi saymakla bitmeyecek kadar çok sayıda hastalığın yaşadığımız çağın en önemli sağlık sorunlarının başında geliyor. Durum böyle olunca artan kilolardan kurtulmak için özellikle de bayanların elinden çeşit çeşit diyet listeleri hiç düşmüyor. Burada çözüm çeşit çeşit diyet listelerimi yoksa doğru beslenip doğru hareket etmek mi tartışılır.
Yanlış beslenme kadar yanlış diyetlerde sağlığı tehdit ediyor
Birçok insan maalesef doğru beslenme kavramını diyet yapmakla karıştırmaktadır. Diyet programı çerçevesinde beslenerek doğru besleneceğini düşünerek büyük hata yapılmaktadır. Söz gelimi her hangi bir yerden eline geçen diyet listesi ile beslenme alışkanlıklarını özdeşleştirerek zaten hatalı beslenen vücuda birde formda kalmak adına diyet ile daha fazla işkence yapan kişilerin sayısı hiçte azımsanacak ölçülerde değil. Doğru beslenmede kasıt her insanın bünyesine göre beslenme alışkanlığı kazanması ve bunun sürdürülebilir olmasıdır. Bu konuda psikonöroimmünoloji alanı detaylıca incelenebilir.
Örneğin; kendisine alerji yapan bir yiyeceği bilmeden sadece diyet listesinde yer alması sebebiyle tüketen bir kişi farkında olmadan vücudunun tahrip olmasına yol açar. Burada kıstas şudur ki ;
- Tüm yiyecek ve içeceklerin öncelikle doğal olmasına dikkat edilmesi gerekir. Fakat haklı olarak şu sorunuz devreye girebilir. Neredeyse tüm gıda ürünlerinin bir şekilde kimyasallar veya tarım ilacı kalıntıları ile kirlendiği bir zincirde doğal ürünleri nasıl bulacağız? Maalesef böyle bir sorunun yanıtını kimse net olarak veremiyor ve günümüz şartlarında doğal ürünlerin tekrar ne zaman işlerlik kazanacağı ve bunun ne kadar rasyonel olduğu tartışılır.
- Uygun gıdaları mevsimine uygun olarak çeşitliliği arttıracak biçimde beslenmek ve bu konuda gerek bizler okuyarak gerekse bir uzman yardımı alarak ilerlemek
Gibi yollara başvurulabilir.
Doğru beslenme ömür boyu sürecek davranışlar bütünüdür
İnsan yaşamının dört temel beslenme faktörü bulunuyor.
- Karbonhidratlar
- Proteinler
- Vitaminler
- Mineraller
Yaşamın devamı bu dört ana faktör sayesinde mümkün olur. Burada gözden kaçırılan konu her bir faktörün yanlış ve bilinçsiz bir şekilde olması gerekenden fazla veya az alınmasıyla gerçekleşiyor. Yani bu durumda vücut için gerekli olan beslenme çeşitliliğinin miktarını maalesef bilmiyor oluşumuz. Sağlıksız beslenme alışkanlıkları açısından değerlendirmek gerekirse. Vücudun ihtiyacının çok üzerinde protein yüklenmesi belli organlarda sorunlara yol açarken, aşırı karbonhidrat tüketimi çok daha farklı rahatsızlıklara neden olur. Aynı mantıkla İhtiyaç duyduğumuzun miktarın çok üzerinde vitamin ve mineral almamız da aynı sonuçları doğuruyor. Dolayısıyla beslenme alışkanlığında hiçbir faktör ihtiyacın üzerinde vücuda yüklenmemelidir. Özellikle unlu gıdalar yüksek oranda karbonhidrat içermeleri nedeniyle obezite gibi çeşitli sorunların birinci derecede sorumlusudur. Beslenme konusunda mutlaka bir uzmana danışmalı ve bu konuda profesyonel bir şekilde destek ve yardım alınmalıdır.
Boy ve kilo oranı mutlaka tutturulmalıdır
Uluslararası standartlara göre sahip olduğunuz boy ve kilo yukarı veya aşağı yönlü +- 10 kilo ile sınırlıdır. Fakat dikkat edilmesi gereken 10 kiloluk bu toleransın maksimum olarak değerlemesinin yapılmasıdır. Örneğinİ; boy oranı 1.70 olan bir kişinin kilosunun en fazla 70 Kg olması gerekir. Ancak sınırı aşarak birkaç kilo daha almanın sakınca olarak görülmemesi veya nasıl olsa kilo veririm demek alınan kiloların kalıcı ve inatçı olmasına neden olur. Ve bu düşünce mutlak surette obeziteye sebep olur. Bunun yanı sıra aynı şekilde boyu 1.70 olan bir kişinin maksimum alt kilosu 60 Kg ile sınırlıdır. Bu kez aşırı zayıflık gibi bir sorun ile karşı karşıyasınız demektir. Bunlar kabataslak hesaplamalar olup kilo sınırlamalarının ve ideal aralıkların her bedende farklılık gösterdiğini ve mutlaka kişiye özel durumlarında göz önünde bulundurulması gerektiği asla unutulmamalıdır.
Fastfood yiyeceklerden ve aşırı şekilde şeker içeren besinlerden uzak durun
Son derece hızlı ve hareketli yaşam içerisinde yiyecek içecek alışkanlıkları maalesef giderek hazır ürünleri çok daha fazla tüketmemize sebep oluyor. Bu yiyecek ve içeceklerin başında Fastfood yiyecekler ve içerisinde olması gerekenin çok üzerinde şeker ihtiva eden asitli içecekler geliyor.
- Hazır kekler ve ambalajlı ürünler
- Hazır sıkım meyve suları
- Basit karbonhidrat ve ucut çikolatalar
- Hamburgerler
- Hazır patates kızartmaları ve diğer kızartma türleri
- Ekmek arası et, tavuk, salam, sosis gibi yiyecekler
içerisinde olması gerekenin çok üzerinde karbonhidrat veya protein barındırır. Dolayısıyla bu tarz yiyecekleri tüketmenin yanında hareketsiz bir yaşam birçok hastalıkla baş başa kalmanız anlamını taşımaktadır. Doğru beslenme belirli bir rahatsızlığınız yoksa her türlü doğal yiyecekten az miktarda tüketip bol bol hareket ederek yapılır. Bu durumda beslenme konusunda bir uzmana doğru hareket konusunda ise mutlaka fizyoterapiste danışılmalıdır. Özellikle klinik psikonöroimmünologlar ve beslenme uzmanı diyetisyenler bu konuda detaylı donanıma sahiptirler.
Yanlış Beslenme ve Obezite İle Mücadele de Bol hareket az yemek temel yaklaşımınız olmalı
Hangi diyeti uygularsanız uygulayın belirli bir süre aç kalmanın doğal neticesi zayıflamak olacaktır. Dolayısıyla “falan şu diyeti uyguladı şu kadar kilo verdi” şeklinde ifadeleri kullananların şunu unutmamaları gerekiyor. Tüm diyet önerilerinin temelinde aç kalmak veya sadece karbonhidrat tüketiminin azaltılması ya da protein tüketiminin kısıtlanması temeline dayanmaktadır. Ancak anatomik olarak kilo almaya yatkın bünyeler hangi diyet listesi ile zayıflarlar ise zayıflasınlar beslenme alışkanlıklarını değiştirmedikleri sürece geçici olarak kilo vereceklerdir. Ve bir süre sonra kişi kaybettiğinin çok üzerinde kilo alarak hüsrana uğrayacaktır. Yine tüm kapılar bilinçli beslenme doğru harekete çıkmaktadır.
En doğal ve en sağlıklı beslenme zamanında ve dengeli bir şekilde beslenmekten geçiyor. Özellikle şu kriteri hiçbir zaman unutmamalısınız. Yemek yerken midenizi çok aşırı doldurulmadan bir kısmının boş kalmasını sağlamanız halinde bir süre sonra hiç farkına varmadan kilo verdiğinizi fark edeceksiniz. Unutmayın ki Hipokrat yani tıbbın babası çok eski zamanlarda yediğiniz ilacınız olsun derken aslında bugünlere ne büyük atıfta bulunduğunu anlıyor ve görüyoruz.
Yanlış Beslenme ve Obezite Bizlerin Tedavi Konseptinde Önemli Bir Yere Sahip
Türkiye’de bütüncül ve fonksiyonel fizyoterapi konsepti ile çalışan ve ilklerden olan ABS Fizyoterapi merkezi kurucusu Uzm. Fzt. Ahmet Burak Sezgin ile tedavi olan bütün hastalar bilirler ki doğru beslenme terapideki en önemli konudur.
Yanlış Beslenme ve Obezite Fizyoterapi Tedavisinde Başarıyı Etkiliyor
Fizyoterapi programlarında beslenme ve egzersize büyük önem gösterilmelidir. Ancak ülkemizde uygulanan terapi konseptlerinde maalesef hiç bir şekilde beslenme ve egzersize yer verilmemektedir.
Yanlış Beslenme ve Obezite Ağrıyı Arttırıyor
Son dönemlerde yapılan fonksiyonel tıp ve bütüncül tıp dahilinde ki akademik ve bilimsel çalışmalar göstermektedir ki yanlış beslenme tedavide ki başarı oranını azaltmakla kalmıyor, aynı zamanda ağrı seviyelerini de arttırıyor.
Sağlıklı ve hareketli günler herkese.