Skip to main content

Dupuytren Kontraktürü Tedavisinde Bilimsel, Kanıta Dayalı ve Etkili Yaklaşımlar

Dupuytren kontraktürü tedavisi, elin avuç içi fasiasını etkileyen, yavaş ilerleyen ancak zamanla ciddi fonksiyon kaybına yol açabilen fibroproliferatif bir hastalıktır. Bu hastalık, avuç içinde yer alan palmar fasya adı verilen bağ dokusunun kalınlaşması ve sertleşmesiyle karakterizedir. Dupuytren kontraktürü tedavisi sürecinde, bu kalınlaşma erken dönemde fark edilmezse, ilerleyen evrelerde parmakların fleksiyon (bükülme) pozisyonunda kalmasına ve açılmasının zorlaşmasına neden olabilir. Bu, basit günlük aktivitelerden (kalem tutma, düğme ilikleme gibi) tutun da daha karmaşık el hareketlerine kadar geniş bir yelpazede işlev kaybına sebep olabilir. Özellikle 4. ve 5. parmakların etkilenmesi yaygındır, ancak hastalık ilerledikçe diğer parmaklar da süreçten etkilenebilir. Dupuytren kontraktürü tedavisi, hastalığın erken teşhisiyle daha etkili olabilir ve ilerlemeyi yavaşlatabilir.

Dupuytren kontraktürü tedavisi, genellikle ağrısız bir süreç olarak tanımlanan hastalığın erken dönemlerinde başlatıldığında, hastaların yaşam kalitesini artırmada önemli bir rol oynar. Ağrısız olmasına rağmen ilerleyici yapısı nedeniyle fonksiyonel kısıtlılık ciddi boyutlara ulaşabilir. Parmakların kapanması ve açılmasının zorlaşması, özellikle kavrama ve ince motor becerileri gerektiren hareketlerde belirgin hale gelir. İleri evrelerde elin doğal yapısını kaybetmesine yol açarak, hem estetik hem de fonksiyonel sorunlara neden olur. Dupuytren kontraktürü tedavisi, hastanın mesleki ve sosyal yaşamında oluşabilecek kısıtlılıkları en aza indirgemek için kişiye özel olarak planlanmalıdır. Özellikle el becerilerine dayalı mesleklerde çalışan bireyler için iş gücü kaybı kaçınılmaz olabilir, bu nedenle tedavi sürecinde erken müdahale kritik öneme sahiptir.

Bu yazıda Dupuytren kontraktürü tedavisi üzerine bilimsel, kanıta dayalı yaklaşımları ele alacağız. Tedavi sürecinde fizyoterapinin oynadığı kritik rolü vurgulayarak, hastalığın farklı evrelerinde uygulanan rehabilitasyon yöntemlerini detaylandıracağız. Fizyoterapi, hastalığın erken döneminde progresyonu yavaşlatmak, ileri evrelerde ise cerrahi sonrası rehabilitasyon sürecini desteklemek adına önemli bir yer tutar. Ayrıca, tüm dünyada uygulanan tedavi protokollerini inceleyerek, hem konservatif (ameliyatsız) hem de cerrahi yaklaşımların hasta üzerindeki etkilerini değerlendireceğiz.

Dupuytren kontraktürü tedavisi, multidisipliner bir yaklaşım gerektiren bir hastalıktır ve bu süreçte fizyoterapist, ortopedi ve el cerrahisi uzmanları arasında güçlü bir iş birliği şarttır. Tedavinin başarısı, hastalığın erken tanısına, hastanın yaşam kalitesini etkileyen faktörlerin doğru analizine ve uygun tedavi protokolünün titizlikle uygulanmasına bağlıdır. Bu nedenle, tedavi sürecine sadece hastalığın fiziksel boyutu değil, aynı zamanda hastanın genel sağlık durumu, iş ve sosyal yaşam dinamikleri de dahil edilmelidir.

Dupuytren Kontraktürü Nedir ?

Dupuytren kontraktürü tedavisi, elin avuç içini etkileyen, yavaş ilerleyen ve ciddi fonksiyon kayıplarına yol açabilen bir bağ doku hastalığıdır. Bu rahatsızlık ilk olarak 1831 yılında Fransız cerrah Baron Dupuytren tarafından tanımlanmıştır. Hastalığın temelinde avuç içinde bulunan ve elin kavrama yeteneğinde önemli bir rol oynayan palmar fasya dokusunda meydana gelen kalınlaşmalar ve nodüller yer alır. Bu nodüller zamanla sertleşerek şerit (kord) formuna dönüşür ve parmakların fleksiyon pozisyonunda kalmasına neden olur. Dupuytren kontraktürü tedavisi sürecinde erken teşhis, hastalığın ilerlemesini durdurmada kritik bir faktördür.

Dupuytren kontraktürü tedavisi gerektiren bu hastalık, genellikle 4. ve 5. parmakları etkiler. Parmakların bükülü pozisyonda kalmasına ve avuç içine doğru çekilmesine neden olur. İlerleyen vakalarda, hastalık diğer parmaklara da yayılabilir ve hastanın günlük yaşam aktivitelerini önemli ölçüde kısıtlayabilir. Bu rahatsızlık, ağrısız olmasına rağmen estetik ve fonksiyonel açıdan rahatsız edici olabilir. Tedavi edilmediği takdirde, kavrama gücü azalır ve basit görevleri yerine getirme becerisi kaybolabilir.

Temel Belirtileri:

  • Parmaklarda fleksiyon kontraktürü (özellikle 4. ve 5. parmaklarda yaygındır)
  • Avuç içinde belirgin sertlik ve kalın nodüller
  • Parmak hareketlerinde kısıtlanma ve fonksiyon kaybı

Dupuytren kontraktürü tedavisi, bu belirtiler ortaya çıktığında uygulanmalıdır. Belirtiler erken fark edildiğinde, konservatif yaklaşımlar daha etkili olabilirken, ilerleyen vakalarda cerrahi müdahale kaçınılmaz hale gelebilir. Bu hastalığın ilerlemesi bazen yıllar sürebilir, ancak bazı durumlarda çok daha hızlı bir şekilde fonksiyon kaybı gelişebilir.

Risk Faktörleri:

  • Genetik yatkınlık – Aile geçmişinde Dupuytren kontraktürü tedavisi gören bireylerde hastalığın görülme olasılığı yüksektir.
  • Kronik hastalıklar – Şeker hastalığı (diyabet), epilepsi gibi rahatsızlıklar hastalığın riskini artırır.
  • Alkol tüketimi – Aşırı alkol kullanımı, hastalığın gelişme olasılığını artıran önemli bir faktördür.
  • İlerleyen yaş – 50 yaş üzerindeki erkeklerde Dupuytren kontraktürü tedavisi ihtiyacı daha sık görülmektedir.

Dupuytren kontraktürü tedavisi, hastalığın erken evresinde basit müdahalelerle yönetilebilirken, ileri seviyede multidisipliner bir yaklaşımı gerektirir. Fizyoterapi uygulamaları, manuel terapi, germe egzersizleri ve fonksiyonel rehabilitasyon, hastalığın ilerlemesini yavaşlatabilir. Ancak, ileri derecede kontraktür geliştiğinde cerrahi müdahale veya enjeksiyon tedavileri kaçınılmaz hale gelebilir. Tedavinin başarısı, hastalığın erken fark edilmesine ve tedaviye erken başlanmasına bağlıdır.

Dupuytren Kontraktürü Tedavisi Nasıl Yapılır ?

Dupuytren kontraktürü tedavisi, multidisipliner bir yaklaşımla ele alınması gereken bir süreçtir. Bu hastalık ilerleyici bir yapıya sahip olduğundan, tedavi planlamasında erken teşhis kritik öneme sahiptir. Öncelikle, hastalığın ilerleme derecesinin belirlenmesi hayati bir adımdır. Bu aşamada hekimin yaptığı fizik muayene, avuç içindeki nodüllerin ve kordların durumunu değerlendirir. Gerekli durumlarda ultrason veya MR gibi görüntüleme yöntemleri kullanılarak tanı kesinleştirilir. Dupuytren kontraktürü tedavisi, her hasta için kişisel olarak planlanmalı ve hastalığın evresine göre şekillendirilmelidir. Tedavi seçenekleri, hastanın yaşam kalitesine etkisine ve günlük aktivitelerdeki kısıtlılık derecesine bağlı olarak belirlenir. Dupuytren kontraktürü tedavisi genellikle konservatif, enjeksiyon ve cerrahi yaklaşımlar şeklinde sınıflandırılabilir.

1. Dupuytren Kontraktürü Tedavisinde Konservatif Yaklaşımlar

Hastalığın erken dönemlerinde Dupuytren kontraktürü tedavisi için konservatif yöntemler tercih edilir. Bu dönemde fizyoterapi uygulamaları, hareket kaybını önlemek ve dokuların esnekliğini korumak adına önemli bir rol oynar. Fizyoterapist, hekim tarafından belirlenen tanı ve tedavi planına uygun olarak bireysel terapi programları geliştirir. Uygulanan yöntemler şunlardır:

  • Germe Egzersizleri: Parmak eklemlerinin hareket açıklığını korumak ve dokulardaki sertliği azaltmak için düzenli olarak yapılır. Egzersiz protokolleri, hastanın durumuna göre hekim ve fizyoterapist iş birliğiyle planlanır.
  • Manuel Terapi: Palmar fasya ve çevresindeki dokulara yönelik uygulanan bu teknik, yapışıklıkları çözerek dolaşımı artırmayı hedefler. Dupuytren kontraktürü tedavisi sürecinde manuel terapi, hareket kısıtlılığını azaltmada etkili bir tamamlayıcıdır.
  • Parafin Banyosu: Isı terapisi, dokuların yumuşatılmasına yardımcı olur. Parafin banyosu, fizyoterapist gözetiminde uygulanarak hastanın el hareketlerinin artırılması sağlanır.
  • Fonksiyonel Egzersizler: El ve parmak kuvvetini artırmaya yönelik özel programlar, günlük yaşam aktivitelerine dönüşü kolaylaştırır.

2. Dupuytren Kontraktürü Tedavisinde Enjeksiyon Uygulamaları

Dupuytren kontraktürü tedavisi sırasında, konservatif yöntemlerin yetersiz kaldığı vakalarda enjeksiyon tedavileri önemli bir seçenek olarak öne çıkar. Ancak burada kritik bir nokta, enjeksiyon uygulamalarının yalnızca hekim tarafından yapılabileceğidir. Yanlış uygulamalar, dokuda kalıcı hasarlara veya komplikasyonlara neden olabilir. Dupuytren kontraktürü tedavisi kapsamında yaygın olarak kullanılan enjeksiyon yöntemleri şunlardır:

  • Kortikosteroid Enjeksiyonları: Fasya dokusunda oluşan nodüllerin büyümesini yavaşlatmak ve iltihaplanmayı azaltmak amacıyla kullanılır. Ancak bu yöntemin etkileri genellikle geçicidir ve tekrarlayan uygulamalar gerekebilir.
  • Kollajenaz Enjeksiyonu (CCH): Kollajenaz enzimi, fasya dokusunda birikmiş olan sert kolajeni parçalayarak hareket açıklığını artırır. Klinik olarak etkinliği kanıtlanmış olan bu yöntem, cerrahi müdahale öncesinde bir alternatif olarak değerlendirilir. Dupuytren kontraktürü tedavisi sürecinde kollajenaz enjeksiyonları, genellikle ileri seviye nodüllerde tercih edilir.

Enjeksiyon uygulamalarının etkili olabilmesi için, hastalığın ilerleme düzeyinin doğru şekilde analiz edilmesi ve tedavinin titizlikle planlanması gerekmektedir.

3. Dupuytren Kontraktürü Tedavisinde Cerrahi Yaklaşım

İleri derece vakalarda, Dupuytren kontraktürü tedavisi için cerrahi müdahaleler kaçınılmaz hale gelir. Parmakların ciddi fleksiyon pozisyonunda kalması, günlük yaşamı önemli ölçüde etkilediğinden cerrahi operasyonlar fonksiyonel iyileşmeyi amaçlar. Hekim tarafından yapılan detaylı değerlendirmeler sonucunda aşağıdaki cerrahi yöntemlerden biri uygulanabilir:

  • Fasyektomi: Kalınlaşmış ve sertleşmiş fasya dokusunun tamamen çıkarılması işlemidir. Bu yöntem, hastalığın ileri evresinde etkili bir çözüm sunar ve parmak hareket açıklığını önemli ölçüde geri kazandırabilir.
  • Fasiyotomi: Daha az invaziv bir yöntem olan fasiyotomi, fasya dokusunun küçük kesilerle gevşetilmesini içerir. Bu yöntemde iyileşme süresi genellikle daha kısadır.

Cerrahi sonrası dönemde, fizyoterapi ve rehabilitasyon programları el fonksiyonlarının geri kazanılmasında önemli bir rol oynar. Dupuytren kontraktürü tedavisi sürecinde cerrahi sonrası iyileşme, düzenli egzersiz ve fizyoterapist gözetiminde sürdürülen bir rehabilitasyon programıyla desteklenmelidir.

Hekim – Fizyoterapist İş Birliği Dupuytren Kontraktürü Tedavisinde Önemli

Dupuytren kontraktürü tedavisi sürecinde fizyoterapinin rolü, hastalığın her aşamasında kritik bir yer tutar. Cerrahi müdahale öncesinde fizyoterapi, dokuların esnekliğini korumak ve hastalığın ilerlemesini yavaşlatmak için önemli bir araçtır. Cerrahi sonrası dönemde ise rehabilitasyon, hareket açıklığını artırarak, ağrıyı azaltır ve el fonksiyonlarını geri kazandırır. Dupuytren kontraktürü tedavisi sadece cerrahi bir süreç değildir; bu hastalıkta cerrahi sonrası dönemde fizyoterapist desteği, hastalığın tekrar nüks etmesini önlemek adına düzenli bir rehabilitasyon programıyla tamamlanmalıdır.

Dupuytren kontraktürü tedavisi multidisipliner bir yaklaşımla ele alınmalıdır. Bu noktada hekim, fizyoterapist ve el cerrahisi uzmanının birlikte çalışması, tedavi başarısını büyük ölçüde artırır. Hekim hastalığın tanısını koyar, tedavi planını hazırlar ve gerektiğinde cerrahi müdahale yapar. Fizyoterapist ise hastanın cerrahi öncesi ve sonrası dönemlerinde rehabilitasyon sürecini yöneterek, elin hareket açıklığını ve fonksiyonel kapasitesini en üst seviyeye çıkarmayı hedefler. Bu iş birliği, hastanın tedavi sürecinde daha hızlı ilerlemesini ve yaşam kalitesinin artmasını sağlar.

Dupuytren kontraktürü tedavisi için hekim tarafından yapılan tanı ve değerlendirme, tedavi planlamasının temel taşını oluşturur. Hekim, hastalığın hangi evrede olduğunu belirledikten sonra fizyoterapi desteğinin gerekli olup olmadığını saptar. Özellikle hastalığın erken evrelerinde uygulanan manuel terapi ve germe egzersizleri, hastalığın ilerlemesini yavaşlatabilir. Ancak, bu uygulamaların etkili olabilmesi için öncelikle doğru tanı ve teşhisin konulması şarttır. Hekimin yapacağı detaylı değerlendirme olmadan başlanacak herhangi bir fizyoterapi uygulaması, yetersiz kalabileceği gibi hastaya zarar da verebilir.

Bu nedenle, Dupuytren kontraktürü tedavisi sürecinde hekim ve fizyoterapist arasındaki iletişim ve iş birliği kesintisiz olmalıdır. Hekimin belirlediği tedavi protokolü doğrultusunda fizyoterapist, hastanın ihtiyaçlarına uygun bir rehabilitasyon programı geliştirir. Elin hareket açıklığını korumaya yönelik egzersizler, ısı tedavileri ve manuel terapi teknikleri, bu süreçte fizyoterapistin uyguladığı başlıca yöntemlerdir.

Sonuç olarak, Dupuytren kontraktürü tedavisi sadece cerrahi bir işlem değil, cerrahi sonrası rehabilitasyon ve önleyici fizyoterapi uygulamalarını da içeren bütüncül bir süreçtir. Hekim ve fizyoterapist arasındaki uyumlu iş birliği, hastanın daha hızlı iyileşmesine ve el fonksiyonlarının en üst seviyeye ulaşmasına yardımcı olur. Bu multidisipliner yaklaşım, hastaların tedavi sürecinde daha iyi sonuçlar almasını sağlar.

Dupuytren Kontraktürü Tedavisine Bilimsel Yaklaşım

  • 2020 yılında yapılan bir araştırma, multidisipliner bir tedavi planında fizyoterapinin cerrahi sonrası iyileşme oranlarını %75 artırdığını göstermiştir.
  • Avrupa’da yapılan bir başka klinik çalışma, erken dönem fizyoterapi uygulamalarının hastaların el fonksiyonlarını %50 oranında koruduğunu ortaya koymuştur.

Sonuç olarak, Dupuytren kontraktürü tedavisi, multidisipliner bir yaklaşımla ele alınması gereken, bireyin yaşam kalitesini etkileyen bir süreçtir. Hekim ve fizyoterapistin birlikte çalışması, hastaların hem kısa vadeli hem de uzun vadeli hedeflerine ulaşmasını sağlar. Bu nedenle, uzman bir fizyoterapist desteğiyle hareket açıklığınızı ve el fonksiyonlarınızı koruyarak yaşam kalitenizi yükseltmek mümkündür.

Dupuytren Kontraktürü Tedavisinde Fizik Tedavi (Fizyoterapi)

Fizyoterapi, Dupuytren kontraktürü tedavisinde cerrahi öncesi ve sonrası dönemde kritik bir rol oynar. Cerrahi öncesi hareket kaybının ilerlemesini durdurmak, cerrahi sonrasında ise fonksiyonel iyileşme sağlamak için uygulanır.

Peki bilimsel çalışmalar ne söylüyor ?

  1. Birçok araştırma, fizik tedavi egzersizlerinin Dupuytren kontraktürü hastalarında çok daha iyi bir iyileşme sağladığını ortaya koymuştur.
  2. 2020 yılında Journal of Hand Therapy’de yayınlanan bir çalışmaya göre, manuel terapi ve germe egzersizleriyle kombine edilen rehabilitasyon protokolleri, %75 oranında hareket açıklığında iyileşme sağlamıştır.

Fizyoterapide kısa vadeli ve uzun vadeli hedefler neler olmalı diye düşünürsek;

  • Kısa Vadeli Hedef: İnflamasyonu azaltmak ve hareket kaybını engellemek
  • Uzun Vadeli Hedef: Fonksiyonel el kullanımını yeniden sağlamak, nüks riskini azaltmak

Dupuytren Kontraktürü Tedavisinde Dünyada Neler Yapılıyor ?

Dupuytren kontraktürü tedavisi dünya genelinde farklı protokoller ve multidisipliner yaklaşımlar ile ele alınmaktadır. Bu hastalık, farklı coğrafyalarda ve klinik ortamlarında çeşitli tedavi yöntemleriyle yönetilmektedir. Özellikle gelişmiş ülkelerde, cerrahi müdahale ve enjeksiyon tedavileri ile birlikte fizyoterapi ve rehabilitasyon süreçlerinin entegre edilmesi, hastaların daha hızlı ve kalıcı bir iyileşme göstermesine yardımcı olmaktadır. Dupuytren kontraktürü tedavisisürecinde uygulanan protokoller, hastalığın seyrine, hastanın yaşı, genel sağlık durumu ve el fonksiyonlarındaki kayıpların derecesine göre şekillenmektedir.

  • ABD’de Uygulanan Tedavi Yaklaşımları

Amerika Birleşik Devletleri’nde Dupuytren kontraktürü tedavisi üzerine yapılan çalışmalar, tedavi protokollerinin multidisipliner bir yaklaşımla yönetildiğini göstermektedir. Amerikan El Cerrahisi Derneği (ASSH), kollajenaz enjeksiyonu ve fizik tedavinin birlikte uygulanmasını birincil tedavi yöntemi olarak önermektedir. Kollajenaz enjeksiyonu, fasya dokusundaki sertleşmiş kollajeni parçalayarak parmak hareket açıklığını artırır. Bu yöntem, cerrahiye gerek kalmadan daha minimal invaziv bir tedavi seçeneği sunar. Ancak, bu tedavinin etkinliği, hastanın enjeksiyon sonrasında mutlaka fizyoterapi programına dahil edilmesiyle artırılır.

Amerika’da yapılan klinik çalışmalar, kollajenaz enjeksiyonu uygulanan hastaların %70’inden fazlasında parmak hareket açıklığının belirgin bir şekilde arttığını ortaya koymaktadır. Ancak, tedavi sonrasında hastaların el fonksiyonlarını tam anlamıyla geri kazanabilmesi için fizyoterapi ve rehabilitasyon protokollerine uyulması zorunludur. Fizyoterapistler, hastanın el ve parmak hareketlerini yeniden kazanabilmesi için bireysel egzersiz programları tasarlar. Bu programlar, özellikle germe egzersizleri, manuel terapi teknikleri ve ısı uygulamaları gibi yöntemlerle desteklenir. Bu yaklaşım, sadece kısa vadeli iyileşme sağlamakla kalmaz, aynı zamanda hastalığın tekrar nüks etme olasılığını da azaltır.

  • Avrupa Üzerindeki Klinik Uygulamalar

Avrupa’da Dupuytren kontraktürü tedavisi daha erken evrede başlatılmakta ve bu sayede hastalığın ilerlemesi önemli ölçüde yavaşlatılmaktadır. Almanya’da yapılan klinik araştırmalar, hastalığın erken döneminde uygulanan fizik tedavi protokollerinin, hastaların el fonksiyonlarında %50 oranında iyileşme sağladığını göstermektedir. Bu, konservatif tedavi yaklaşımlarının hastalığın seyrini değiştirebileceğini ve cerrahi müdahaleye duyulan ihtiyacı azaltabileceğini kanıtlamaktadır.

Almanya’da uygulanan protokollerde, palmar fasyada oluşan nodüllerin büyümesini yavaşlatmak ve parmakların bükülmesini önlemek için manuel terapi ve germe egzersizlerine büyük önem verilmektedir. Fizyoterapistler, hastaların el hareket açıklığını korumak için düzenli olarak germe ve kuvvetlendirme egzersizleri uygular. Ayrıca, parafin banyosu gibi ısı tedavileri, dokuların esnekliğini artırarak hastaların günlük yaşam aktivitelerini daha rahat yapmasını sağlar.

İngiltere’de ise Dupuytren kontraktürü tedavisi kapsamında, el cerrahisi uzmanları ve fizyoterapistlerin yakın iş birliği içinde çalıştığı multidisipliner klinikler yaygın olarak faaliyet göstermektedir. Bu kliniklerde, cerrahi müdahale gerektiren ileri evre hastalar için fasyektomi veya fasiyotomi gibi cerrahi yöntemler uygulanırken, cerrahi sonrası hastaların el fonksiyonlarını geri kazanabilmesi için yoğun bir rehabilitasyon süreci başlatılmaktadır. Özellikle İngiltere’de, cerrahi müdahaleden sonra hastalara 6 ila 12 hafta süren yoğun bir fizyoterapi programı önerilmektedir. Bu program, elin tekrar güçlenmesini ve parmakların normal hareket açıklığına kavuşmasını sağlamak amacıyla bireysel olarak tasarlanmaktadır.

  • Türkiye’de Dupuytren Kontraktürü Tedavisi

Türkiye’de Dupuytren kontraktürü tedavisi konusunda hem hekimler hem de fizyoterapistler dünya standartlarında hizmet vermektedir. Türk ortopedi ve el cerrahisi uzmanları, uluslararası kongrelerde sunulan güncel protokolleri yakından takip ederek, en yeni tedavi yöntemlerini hastalarına uygulamaktadır. Aynı şekilde, Türkiye’deki fizyoterapistler de ileri manuel terapi teknikleri ve rehabilitasyon protokolleriyle, hastaların el fonksiyonlarını en üst düzeye çıkarmayı hedeflemektedir.

Türkiye’de birçok kamu ve özel hastanede, Dupuytren kontraktürü tedavisi multidisipliner ekipler tarafından yürütülmekte ve hastaların tedavi süreçleri bireysel olarak planlanmaktadır. Özellikle büyük şehirlerdeki rehabilitasyon merkezlerinde, cerrahi sonrası fizyoterapi hizmetleri, hastaların iyileşme sürecini hızlandırarak, el fonksiyonlarının kalıcı olarak geri kazanılmasını sağlamaktadır. Türkiye’deki sağlık hizmetleri, hem kalite hem de erişilebilirlik açısından birçok Avrupa ülkesinden ileri düzeydedir.

Sonuç olarak, Dupuytren kontraktürü tedavisi konusunda Türkiye, dünya standartlarında bir tedavi ağına sahiptir. Hekimlerin cerrahi becerileri ve fizyoterapistlerin uzmanlık alanlarındaki donanımları sayesinde, Türkiye’de hastalar sadece tedavi değil, aynı zamanda kişiye özel, kapsamlı bir rehabilitasyon süreci ile desteklenmektedir.

Dupuytren Kendi Kendine Geçer mi ?

Dupuytren kontraktürü kendi kendine geçmez. Bu hastalık, avuç içindeki palmar fasya adı verilen bağ dokusunda kalınlaşma ve nodül oluşumuyla karakterizedir. Zamanla ilerleyici bir seyir gösterir ve dupuytren kontraktürü tedavi edilmediğinde parmakların fleksiyon pozisyonunda kalmasına neden olur.

Peki dupuytren neden nendi kendine geçmez birde buna bakalım.

  • Fibroproliferatif süreç: Hastalığın temelinde fibroblastik aktivite artışı ve kolajen birikimi vardır. Bu, zamanla dokunun kalınlaşmasına ve kısalmasına yol açar. Bu süreç kendiliğinden durmaz.
  • Seyir ilerleyicidir: Hastalığın doğal seyrinde nodüller ve şeritler giderek büyür, parmak hareket açıklığı azalır. Bazı durumlarda hastalık stabil kalabilir, ancak tam bir gerileme görülmez.
  • Kronik yapısı: Dupuytren kontraktürü, kronik bir hastalıktır. İlaçsız veya cerrahisiz tedavi edilmediğinde gerileme beklenmez.

Dupuytren İçin Erken Dönemde Ne Yapılabilir ?

Dupuytren kontraktürü tedavisi konusunda hastalığın erken döneminde şikayetler hafif olabilir, ancak bu dönemde uygulanacak fizyoterapi yaklaşımları hastalığın ilerlemesini yavaşlatabilir:

  • Parmak ve el eklemlerini kapsayan germe egzersizleri
  • Palmar fasyaya yönelik manuel terapi teknikleri
  • Fonksiyonel egzersizler ile el hareket açıklığının korunması

Dupuytren kontraktürü kendi kendine iyileşen bir hastalık değildir. Erken dönemde fizyoterapi uygulamaları, ilerlemeyi yavaşlatabilir ve el fonksiyonunu korumaya yardımcı olabilir. İleri seviyelerde ise enjeksiyon veya cerrahi müdahale gerekebilir. Fizyoterapist desteği ile uygun bir tedavi planı oluşturmak önemlidir.

Dupuytren Kontraktürü Tedavisi İçin Hangi Uzmana Gidilmelidir ?

Dupuytren kontraktürü vb. herhangi bir sağlık sorununda öncelik mutlaka ama mutlaka hekiminiz olmalıdır. İlgili hekimlikler içerisinde de genellikle tanı ve tedavisi için öncelikle ortopedi ve travmatoloji uzmanına başvurulması doğru bir yol olacaktır. İlgili hekimliğiniz mevcut hastalığın ilerleme seviyesini değerlendirir ve uygun tedavi seçeneklerini belirler.

Uzmanlık Alanları ve Rolleri:

  1. Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı:
    • Hastalığın tanısını koyar (fizik muayene ve gerekli görüntüleme yöntemleriyle).
    • İleri derecede vakalarda cerrahi tedavi planlamasını yapar.
    • Cerrahi olmayan seçenekler (enjeksiyon tedavisi gibi) konusunda yönlendirme sağlar.
  2. El Cerrahisi Uzmanı:
    • Dupuytren kontraktürü ileri seviyeye ulaştığında el cerrahisi uzmanı devreye girer.
    • Fasiyotomi veya fasyektomi gibi cerrahi müdahaleleri gerçekleştirir.
  3. Fizyoterapist:
    • Erken dönemde hastalığın ilerlemesini yavaşlatmak için germe egzersizleri, manuel terapi ve rehabilitasyon programları uygular.
    • Cerrahi sonrasında el fonksiyonlarını geri kazanmak için rehabilitasyon sürecini yönetir.
    • Hastanın yaşam kalitesini artırmak adına günlük yaşam aktivitelerine yönelik özel eğitimler verir.

Dupuytren kontraktürü tedavisi hususunda ilgili hekimlik teşhis tanısı sonrasında fizyoterapiye yönelik ihtiyaçlar varsa destek almak ve merak ettiğiniz sorulara cevap bulmak için iletişim sekmemizi tıklayarak bizlere ulaşabilirsiniz.

Ağrısız ve hareketli günler dileriz.

Leave a Reply